İngilizcenin Yararları
İngilizcenin Yararları
BİRDEN ÇOK DİL BİLMENİN YARARLARI
Bazı insanların bir yabancı dili öğrenmesi bile zor olabilirken dünya genelinde çok sayıda farklı dili konuşabilen binlerce insan yaşamaktadır. Yakın tarihte farklı dil konuşabilen 350 insan Berlin'de Çok Dilliler Buluşması'nda bir araya gelmiş olup aralarında 5 ila 30 dil konuşabilen, yazabilen, anlayabilen insanlar bile vardı. Bu bağlamda beyin de farklı bellek sistemleri vardır ve yabancı bir dili iyi bir şekilde öğrenmek bunların hepsini kullanmayı gerektirmektedir. Düzgün aksan için kasları iyi kullanmayı sağlayacak işlemsel belleğe, akıcı konuşmak için gereken kelimeleri ve dilbilgisini sağlayacak bildirimsel belleğe (bir dili akıcı konuşmak için en az 10 bin kelime bilmek gerekir) ihtiyaç vardır. Ayrıca bunların hızlı bir şekilde hatırlanması için de “açık” ve “örtülü” bellekte programlanmış olması gerekmektedir.
Fakat bütün bu zorlukların getirisi insan beyni için büyüktür. Uzmanlara göre en iyi beyin egzersizinin dil öğrenmek olduğu söylenmekte olup, birçok araştırma da çok dilli olmanın dikkat ve belleği geliştirdiğini ve bunun “zihinsel bir rezerv” yaratarak demans (bunama) başlangıcını geciktirdiğini ortaya koymuştur. Örneğin iki dilli olmanın demansı (bunama) yı 5 ila 7 yıl geciktirdiğine inanılmaktadır.
Yakın zamana kadar birçok nörolog yabancı bir dili akıcı konuşmak için erken yaşta öğrenmek gerektiğini ileri sürüyor, bu “kritik dönem hipotezi ”ne göre, çocukluktaki kısa süreli bir dönemde yeni bir dilin farklılığını öğrenebiliriz. Diğer uzmanlar ise bunun abartılı bir sonuç olduğunu, yaş ilerledikçe dil öğrenme kapasitesinin hızlı bir düşüşten ziyade yavaş yavaş azaldığını belirtmektedir.
Bu bağlamda Berlin'deki Çok Dilliler Buluşması'na katılanların çoğu konuştukları dilleri çocuklukta değil, ileri yaşlarda öğrenmiştir.
Peki nasıl oluyor da bu insanlar bu kadar dili öğreniyor?
Onların çoğu dünyayı dolaştığı için bizden daha fazla motive olmuş olabilirler, ama bir şekilde biz de onlar gibi olabilir miyiz?
Sorularının cevabını katılımcılarından Japonya'daki Kyushu Sangyo Üniversitesi'nde kültürler arası yönetim profesörü olan Tim Keeley adında 20 dil bilen ve çok dil öğrenmeyi etkileyen sosyal, psikolojik faktörler konusunda bir kitap yazan kişiden alabiliriz. Keeley, benlik algınızın yeniden oluşumuna direnmenin yeni bir dili iyi öğrenmenize engel olacağını söylüyor. Kendisi yakın zamanda Anadili Çince olup Japonca öğrenen bireylerin “ego geçirgenliğini” incelemek amaçlı bir anket yürüttü. Sorular genellikle “Kendimi başkasının yerine kolayca koyup nasıl hissettiklerini anlayabiliyorum” ya da “Başka insanları taklit edebiliyorum” ve etrafınızdaki insanlara uyum sağlayacak şekilde fikirlerinizi değiştirip değiştiremediğiniz yönünde hazırlanmış olup kendisinin de tahmin ettiği gibi, bu sorularda yüksek skor alanlar yeni dillerini daha akıcı konuşmayı başarabilmişler. Keeley, bu işte en büyük etkenin zeka olmadığını, ancak analitik becerinin dili daha hızlı öğrenmeyi sağlayacağını söylemektedir.